31 Ağustos 2010

Zvjezdan Misimović Galatasaray'da!!!

0 yorum

Galatasaray, VfL Wolfsburg'un 10 numaralı yıldızı Zvjezdan Misimović'i renklerine bağladı. Bu transfer için büyük uğraşlar veren Galatasaray'ın sonunda bu transferi yapmış olması sevindirici. Wolfsburg için Diego transferi ne kadar önemli ise Galatasaray içinde Misivovic o kadar önemliydi. Bu transferin ücreti ise 7.5 milyon avro olarak belirlendi. Bu transferinde Galatasaray'a hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Tabi son gün transferleri ne kadar yararlı olur bilinmez. VfL Wolfsburg sayfası için buyrun!

Emiliano Insua Galatasaray'da!!!

0 yorum

Galatasaray, Liverpool'un Arjantinli sol beki Emiliano İnsua ile anlaştı. Bu transfer haberini ilk İnsua'nın twitter sayfasında gördük. 1 yıllığına kiralandığı belirtilen İnsua'nın Galatasaray'a hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Liverpool sayfasına bakmak isterseniz buradan buyrun!

25 Ağustos 2010

Nostalji & Aydın Örs: "Maç Kazanmak"

0 yorum


1975- 1976 Sezonunda Ankara Şekerspor Takımında oynuyordum. O sezon için kuvvetli ve iddialı bir kadromuz vardı ve Rüştü Yüce ağabey bizim antrenörümüz idi.

Ankara DSİ. Spor ile önemli bir lig maçı oynuyorduk. Kesinlikle favori bizdik. Fakat maçın başlaması ile rakibimiz mükemmel bir oyunla maçın inisiyatifini ele aldı. Bizde tam tersi, istediğimiz oyunu oynayamıyorduk. Maçın bitmesine yaklaşık iki dakika vardı ve 70 – 68 biz önde idik ve DSİ Spor hücum ediyordu. İşte ne olduysa o anda oldu. DSİ Sporun bu hücumda yaptığı basketle birlikte salonun elektrikleri kesildi. Biraz sonra ışıklar tekrar geldiğinde bir baktık ki 70 – 70 olması gereken skor 72 – 68 bizim lehimize idi.

Başta DSİ Spor antrenörü Savaş Küce olmak üzere bütün oyuncuları başhakem Hüsamettin Topuzoğlu  ve masa hakemlerine şiddetle itiraz ediyorlardı. Fakat masa hakemi, DSİ Sporun sayısını resmi maç kağıdına yanlışlıkla Şekerspor sayısı olarak yazmıştı. Ama ne yazık ki bu gibi durumlarda FİBA kaidelerine göre, resmi maç kağıdında değişiklik yapılamıyordu.

Savaş ağabey yana yakıla, Rüştü ağabeyin yanına gelip çaresizce ne yapacaklarını sordu. Rüştü ağabey her zamanki dürüstlüğü ile kendisine çok haklı olduğunu söyledi. Sonrada bizleri yanında toplayarak görüşümüzü sordu. Tüm takım skorun yanlış olduğunu ve düzeltilmesi konusunda görüş birliğine vardık.

Rüştü ağabey yapılacak tek şeyin, pota altından topu çıkarırken rakibe iki kez pas yapıp durumu eşitleyebileceğimizi ve maçın skorunu eski haline ancak bu şekilde getirebileceğimizi söyledi ve bu kararımızı da Savaş Küce’ye iletti. Bizde sahaya çıkıp üst üste iki kez topu pota altında bekleyen rakip oyuncuya elden verdik ve bu oyuncunun iki basketiyle skorun 72 – 72 olmasını yani maçın beraberliğe gelmesini sağladık. Bu dramatik maçı sonunda zorda olsa kazandık.

Benim bu maçta olduğu gibi spor hayatımda da bana yardım ettiğini düşündüğüm önemli dersler ve değerler vardı. Rüştü ağabeyin örnek liderlik ve dürüstlük özellikleriyle örtüşen bu değerlerin en önemlisi  bence; Her ne pahasına olursa olsun kazanmak değil, eşit ve dürüst koşullarda kazanmak önemli ve değerlidir.

Aydın Örs

24 Ağustos 2010

Nostalji & Harun Erdenay: "İbo’yu Yakıyordum!"

0 yorum


İbrahim Kutluay’ı ve Oteli Yakıyordum!

Basketbol hayatım boyunca nice unutulmaz acı ve tatlı anılar yaşamışımdır. İçlerinde beni çok etkileyenler vardı. Öyle ki zaman zaman dalar gider, hatırlarım o güzel tatlı anıları. İşte size o tatlı anılardan sadece bir tanesi.

İbrahim Kutluay benim için arkadaştan veya iyi bir dosttan da önemlidir. Onunla sanki kardeş gibiyiz desem yeridir. Tüm milli takım kamplarında, her deplasmanda, turnuvalarda, odada, sokakta, kutlamalarda, eğlencede ve üzüntüde hep birlikte ayrılmaz bir ikiliyi oluşturuyorduk.

Bir Avrupa şampiyonası eleme grubu maçları için milli takım arkadaşlarımla Ankara Hilton Otelinde kampa girmiştik. Tabii ki bir odayı İbo'yla paylaşıyorduk. Hiç unutmam sabah antrenmanından yeni dönmüştük. İbo yatağına kurulmuş cep telefonu ile aşk yaşarken, ben üzerimdeki terli malzemeleri çıkarıp yaş büyüklüğümü de kullanarak öncelikle duşa girdim. En yeni şarkıları da mırıldanarak İbo'yu tahrik etme yöntemi ile telefondan ayırmaya çalışıyordum. Fakat İbo şarkılarıma hiç mi hiç ilgi duymadığı gibi bana da eşlik etmeyerek, telefondan soğutma veya koparma taktiğimi başarısızlıkla sonuçlandırdı. Sonunda duşumu yaptıktan sonra İbrahim’in cep telefonuna yapışan kulağının üzerine biraz soğuk su dökerek ayrılmaz ikiliyi ayırabildim. Belki ilkel bir yöntemdi ama bence en etkili olanıydı.

Neyse hiç olmazsa İbrahim’i kulağına yapışan telefondan ayırıp, onu acilen duşa sokmayı başarmıştım. Çünkü on beş dakika sonra video toplantısı, ardından da takım olarak öğle yemeğimiz vardı. Anlayacağınız zamana karşı yarışımız devam ediyordu. Ben giyindikten sonra bazı ıslak malzemelerimi çabuk kurusun diye klimadan gelen sıcak hava esintisinin karşısına dizdim. Son bir ıslak yüz havlusunu da ampulün sıcaklığından etkilenip acilen kurusun diye de abajurun üstüne yaydım. Ben odadan çıkarken İbo son çıkan en sevilen hit parçalardan örnekler sunuyordu. İbo bu şarkıları o kadar mükemmel yorumluyordu ki bende normal olarak “yoksa banyoda Tarkan mı yıkanıyor” şüphesi belirdi.

Video toplantı saati gelmişti, tüm takım hazırdı ama İbo ortalıkta yoktu. Ben büyük bir merakla odamıza doğru yöneldiğimde İbrahim, yüzü sapsarı sinirden kasılmış bir şekilde asansörden indi. Ama beni görünce de patlattı kahkahayı. İbo hem gülüyor hem de olayı anlatıyordu. “Yıkanırken önce keskin bir yanık kokusu geldi burnuma, bende Harun yanıyor muyuz oğlum; yoksa radyatörde sucuk mu kızartıyorsun?” diye espriler patlatıp, Nurhan Damcıoğlu’nun meşhur şarkısı “Yangın var, yangın var ben yanıyorum, yetişin a dostlar tutuşuyorum” diye şarkılar söylüyordum. “Fakat içerden senden ses gelmeyip de banyo kapısının altından dumanlar gelince havluyu belime dolayıp banyoyu terk edişimi bir Allah bilir bir de ben” dedi.

İbrahim’ in sinirden güldüğü her halinden belliydi ama bu sefer ben sinirden gülerken “peki İbo oda ne durumda” dedim. O da  bana “ git de odanın son halini gözlerinle gör gördüklerine inanamayacaksın” dedi. Ben banyo kapısını açtığımda perdeler alev almış, halının bir köşesi tutuşmuş, koltuk ta cayır cayır yanıyordu inanmayacaksın ama odanın o hali korku filmi sahnelerini hiç mi hiç aratmıyordu. Yangın alarmı verişimi, bir dakika sonra otel güvenlik ekibinin tüplerin yardımı ile köpüklerle alevleri durduruşunun savaşını her halde hiçbir zaman unutamayacağım. Ben panik içinde iken İbo muzip bir ifadeyle “yinede sana bir kıyak yaptım eşyalarını kurtardım” dedi.

İbo eşyalarını kurtardım deyince yangın sebebi olarak aklıma hemen abajurun üstüne koyduğum havlu geldi. İboya çaktırmadan ona doğru dönerek titrek bir sesle “abajura bir şey oldu mu acaba ?” diye sordum. Keşke sormaz olaydım İbrahim bu, hemen cevabı patlattı “ benden önce yarım akıllının biri duş almış ve ıslak havlusunu da kurusun diye sıcak lambanın üstüne asmış, farkına varmasam bende havlu ve abajur gibi cayır cayır yanacaktım “ deyip kahkaha patlatıp boynuma sarılışını, birlikte sarmaş dolaş güldüğümüz o anı hiçbir zaman unutamam.

Daha sonraları İbo her kamp ortamında bana “Harun be koca Hilton Otelini yakıyordun” takılmalarını da sürdürmeden edemedi. Ama biz bu yangın heyecanı ile Avrupa şampiyonası katılım vizesini almış, sonrada Avrupa ikinciliğine kadar ulaşmıştık. Bana “abajur ne oldu?” diye soruyorsanız eğer son olarak onu Modern Objeler Heykel Müzesinde sergilendiğini duymuştum derim…

Harun Erdenay

20 Ağustos 2010

UEFA Avrupa Ligi play-off İlk Maçları

0 yorum

        Galatasaray 2 -2 Karpaty

        Galatasaray UEFA Avrupa Ligi play-off ilk maçında Karpaty takımıyla 2-2 berabere kaldı. Karpaty takımınn gölleri 34. dakikada Kuznetsov'dan ve 41. dakikada Zenjov'dan geldi. Galatasaray'ımızın golleri ise 59 ve 86. dakikalarda Baros'tan geldi.

         Maçı nacizane değerlendirecek olursak, Galatasaray ilk yarı çok kötü bir oyun koyarak 2-0 geriye düştü fakat Rijkaard'ın erken hamleleri sayesinde 2. yarı güzel bir performans sergiledi. Ben şahsen Ukrayna'da Galatasaray'dan fazla birşey beklemiyorum, takımlarımız arasında turu en zor geçecek takım olarak görüyorum. Maçın berabere bitmesini sağlayan Kewell-Baros ikilisini de tebrik ediyorum.


        Paok 1 - 0 Fenerbahçe

        Fenerbahçe UEFA Avrupa Ligi play-off ilk maçında PAOK'a 1-0 mağlup oldu. Maçın tek golünü 19. dakikada Vieirinha attı.

        Maçın geneline baktığımız zaman oyun ortadaydı diyebiliriz. Fenerbahçe 2. yarı biraz daha etkiliydi, fakat 57. dakikada Vitolo'nun kırmızı kart görmesi bunun üzerinde etkili olmuş olabilir. Fenerbahçe turu Kadiköy'e bıraktı diyebiliriz, yani Kadıköy'de zorlanmadan geçebilirler.


         Liverpool 1 - 0 Trabzonspor

        Trabzonspor UEFA Avrupa Ligi play-off turu ilk maçında Liverpool'a 1-0 mağlup oldu. Maçın tek golü 45. dakikada Babel'den geldi.

        Takımlarımıza baktığımızda en hazır gözüken Trabzonspor. Trabzonspor her an temkinli oynadı fakat Liverpool'dan korkmadı. Atakta yaptı, savunmada. Şenol Güneş bir süpriz yaparak maça çift forvet çıktı ve Liverpool'dan korkmadıklarını böylelikle de belirtmiş oldu. Gönülden inanıyorum ki Avni Aker'de bu turu Trabzonspor geçer. Ayrıca bu maçtaki formu ile Türkiye'nin en iyi kalecileri arasına gireceğini belli eden Onur'a tebrikler.

17 Ağustos 2010

Mesut Özil Real Madrid'de

0 yorum

         Mesut Özil, nuevo jugador del Real Madrid. Real Madrid'in web sitesinden yapılan açıklamaya göre Mesut Özil, Real Madrid'de. Şu an merak konusu kaç paraya gittiği, onuda yakında öğreniriz. Mesut'un Real Madrid'e hayırlı olmasını temenni ediyoruz fakat Özil, birkaç sene daha şampiyonluk yaşayamayacağı bir takımda diyebilirim!. Eğer orada da kendini geliştirebilirse Premier Lig'e daha fazla yakışır.

      Son dakika haberi olarakta Mesut'a yıllık 5 milyon Euro, Werder Bremen'e 15 milyon bonservis bedeli ödeyecekmiş Real. Yani diyebiliriz ki Real Mesut'u, yüksek yıllık ücretle takıma katmış.

Dedikodu & Robinho Beşiktaş'ta!!!

0 yorum


        Doğruluğu tartışılır fakat transfer haberi kesin gibi birşey. Bugün yarın açıklanması bekleniyor. Fenerbahçe'nin de devrede olduğu söyleniyordu fakat TRT 1'de Okay Karacan bu haberi duyurunca akrep ve yelkovan Beşiktaş'a doğruldu. Bekleyip göreceğiz....

6 Ağustos 2010

Rakiplerimiz & UEFA Avrupa Ligi

0 yorum

        UEFA Avrupa Ligi Play off turu'nda ki rakiplerimizi belirledik. Haydi hayırlısı bakalım. Eşleşmeler şöyle:
  • Galatasaray-Karpaty Lyiv
  • Liverpool-Trabzonspor
  • Beşiktaş-HJK Helsinki
  • PAOK-Fenerbahçe
        Değerlendirmeyi kısa tutmak istiyorum, Galatasaray bu haliyle bu turu geçemez fakat yeni gelecek takviyeler ile geçeceğine inanıyorum. Trabzonspor, 8-0'lık bir facia yaşatmaz fakat turuda kolay kolay geçemez, ama Şenol Güneş tarihlerin adamı olduğundan dolayı bir süpriz bekleyebiliriz. Beşiktaş'ın turu rahat geçeceğini düşünüyorum. Fenerbahçe ise zorlanabilir fakat gönlüm turu geçmesinden yana.

5 Ağustos 2010

Sinyaller & OFK Belgrad 1-5 Galatasaray

0 yorum

      Kötü sinyaller alıyorum: Galatasaray ve Fenerbahçe açısından şu an için futbolu adam gibi oynadıklarını söyleyemem. Zaten dün Fenerbahçe'nin ne hallere düştüğünü gördük, onlar hakkında yorum yeterince yapıldı. Bugün sahneye Galatasaray çıktı, herkesin içinde bir miktarda olsa korku neden, ya bizde elenirsek.

      Evet Galatasaray'ın bugün oynadığı futbola gelelim. Açıkcası maçı izlemek yerine yeterince Prekazi'yi dinledim fakat Prekazi'nin de bahsettiği bazı noktalarda gözümü televizyona çevirdim. Bana göre maçı Galatasaray'a getiren iki oyuncu vardı: Aykut, Kewell. Maçtan önce hiçkimse Aykut'tan böyle bir performans beklemiyordu fakat Aykut herkesi şaşırttı. İki tane duran topta hatası olsa da artık alıştık onlara. Maçın kırılma anında Aykut vardı, ilk topu ayağıyla çıkarttıktan sonra ikinci topa mükemmel uçtu ve kurtardı, şahsen ben o an kendimden utandım çünkü Aykut'a çok hakaret etmişliğim var. 


      Maçın ikinci yıldızı Harry Kewell: mükemmel dönüş yaptı diyebiliriz. İlk yarı Galatasaray'ın hücum hattında ki tek adamdı diyebilirim. Arda'nın bir önce ki performansı yoktu, Serdar hazırlık maçlarında ki gibi değildi, e hal böyle olunca iş Kewell'a kalmış oldu. 




      Maçın tamamına indiğimizde Galatasaray korkak bir oyun oynadı, anlayabilmiş değilim. Defans hattında Sabri eski Sabri değildi, hücuma çıkmıyordu. Neill, Servet nedendir bilmem çok hata yaptılar. Hakan Balta her zamanki oyununu oynadı. Ortasahada Cana fazla hata yapmadan oynadı biraz alıştıktan sonra ve yanına adam akıllı birisi gelince iyi olacak inşallah. Mustafa Sarp-Ayhan herzamn ki oyunlarını oynadılar bir üst seviyeye çıkmaları beklenemez. 


     Forvet hattından bahsettim zaten fakat oyuna sonradan giren Pino göz dolduruyor diyebilirim. Arda'ya verdiği akıl dolu pas mükemmeldi. Mehmet Batdal'ın attığı gölü ise İbrahimoviç'inkilere benzettim, fakat kendisini fazla seyretme imkanımız olmadı. E o zaman bir sonuca varalım bütün bunları topladığımızda Galatasaray'da bir düzensizlik olduğu kesin. Biz bu gibi takımları zorlukla geçerken ileride önümüze çıkacak tecrübeli takımları nasıl geçeceğiz merak ediyorum.


     Ayrıca Cevad Prekazi'nin bahsettiği oyuncuda aşağıda ki: Jovanović Branislav.

 

3 Ağustos 2010

Adidas İstanbul Cup Başlıyor

0 yorum

      İstanbul Sinan Erdem Salonu'nda oynanacak olan maçlar NTV ve NTV Spor'dan canlık olarak ayınlanacak. Maç programı ise şöyle:

6 Ağustos Cuma
18:00 Sırbistan - Yeni Zelanda
20:30 Türkiye - İran
7 Ağustos Cumartesi
18:00 İran - Sırbistan
20:30 Türkiye - Yeni Zelanda
8 Ağustos Pazar
18:00 Yeni Zelanda - İran
20:30 Türkiye - Sırbistan

1 Ağustos 2010

Türkiye'den Duble Geldi!!!

0 yorum

        İspanya'nın Barcelona kentinde yapılan 20. Avrupa Atletizm Şampiyonası'nda kadınlar 5 bin metrede temsilcimiz Alemitu Bekele şampiyon olsu. Elvan Abeylegesse ise ikinci olarak duble yapmamızı sağladı. Helal olsun diyor altın madalyamızı dörde çıkartıyoruz böylelikle. Ayrıca şunu söylememiz gerekir ki yarış içerisinde bizim sporcularımızı sıkıştırdılar ve arada takılmalar oldu. Buna rağmen altın ve gümüş madalya bize geldi.

        Ama yarışın sonunda Elvan'ın biraz şaşkınlığı vardı "Bekele beni nasıl geçti" cinsinden.